D ile başlayan Kız bebek isimleri arıyorsanız bu yazımız tam size göre..Kanz olarak d ile başlayan kız bebek isimlerini anlamlarını sizin için bir araya getirdik.
Sıra | İsim | Anlamı | |
1 | DAĞHAN | : | Eski Türklerde dağ tanrısı. – İsim olarak kullanılmaz. |
2 | DAHİYE | : | Üstün zeka sahibi. |
3 | DAL | : | ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri |
4 | DALAY | : | Deniz. |
5 | DALGA | : | 1. Denizin yel esince oynayıp kabarması. 2. Denizde hareketli su kütlesi. |
6 | DALYA | : | Yıldız çiçeği, Kar çiçeği |
7 | DAMLA | : | 1. Bir sıvıdan ayrılarak düşen parça halinde, küçük miktar, katre. 2. Belli miktarlarda akıtılarak kullanılan ilaç. |
8 | DEFİNE | : | 1. Yere gömülmüş, kıymetli eşya. 2. Kıymet ve değeri olan kimse veya mal. |
9 | DEFNE | : | Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki |
10 | DEĞER | : | 1. Bir şeyin tam karşılığı, kıymet, baha. 2. Layık. 3. Bir şeyin sahip olduğu yüksek vasıf. 4. Ehliyet, kabiliyet. 5. Kadir, itibar. |
11 | DEHNA | : | Kızıl. Kumun rengi dolayısıyla Arabistan’da ıssız iller adıyla anılan bir çölün adı. |
12 | DEHRİ | : | Dünyanın sonsuzluğuna inanıp öteki dünyayı inkar eden, ruhun da cesetle birlikte öldüğüne inanan. Materyalist. İsim olarak kullanılmaz. |
13 | DELAL | : | İnsana hoş, sevimli görünen hal, naz, işve. |
14 | DELFİN | : | Yunus balığı |
15 | DELİSTAN | : | İlkbaharda birdenbire kabarmış bahçe. Gelişmiş, içinde her türden bitki bulunan, karışık bahçe. |
16 | DEMET | : | 1. Bağlanarak, oluşturulan deste. 2. Biçilip bağlanmış ekin. 3. Bir kaynaktan çıkan ışıkların meydana getirdiği ışık destesi, hazne. |
17 | DEMİ | : | Kadife, şeftali gibi şeylerin üzerinde bulunan ince tüy |
18 | DEMRE | : | Noel Baba’nın doğduğu sanılan tarihi yer |
19 | DENİZ | : | 1. Büyük su kütlesi. 2. Büyük su kütlesindeki dalgalanma. |
20 | DEREM | : | Para, akçe. |
21 | DEREN | : | Derleyen, toplayan, ekini biçip toplayan. |
22 | DERİM | : | Çadır. |
23 | DERİN | : | İçeriği geniş olan, yürekten gelen |
24 | DERSU | : | Hepsi, kamilen, baştan başa hep. |
25 | DERYA | : | büyük deniz, engin bilgili, çok, |
26 | DERYAB | : | Akıllı, anlayışlı. |
27 | DERYACE | : | 1. Küçük deniz. 2. Göl. |
28 | DERYADİL | : | Gönlü geniş, herşeyi hoş gören. |
29 | DERYANUR | : | Bilgisiyle ışık saçan. |
30 | DESEN | : | Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri |
31 | DESTAN | : | Tarih öncesi Tanrı ve kahramanlarıyla ilgili olağanüstü olayları konu alan manzume, Efsane |
32 | DESTE | : | 1. Demet, tutam, takım. 2. Kabza, tutacak yer. 3.On yapraklık altın varak defteri. |
33 | DESTEGÜL | : | Mevlevi dervişlerinin giydiği ince kumaştan yelek. Bağlanmış gül demeti. |
34 | DESTİNA | : | Kader, Nar çiçeği |
35 | DEVA | : | İlaç. Çare, tedbir. |
36 | DEVİN | : | Hareket, kımıldanış |
37 | DEVİNSU | : | Suyun ritmik hareketleri. Akarsu. |
38 | DEVLET | : | Bütün Ulus |
39 | DEVRAN | : | Zaman; devir |
40 | DEVRİM | : | 1. Hareket halinde bir şeyin bir eğri çizerek dönmesi, devretmesi. 2. Köklü değişiklik, inkılap. 3. Eski olduğu fark edileni yıkıp yerine yeni olduğu farz edileni koymak. 4. İhtilal. |
41 | DEVRİN | : | Bir kişi veya olayın gündemde olduğu tarih dönemi. |
42 | DİBA | : | Çiçek desenli ipek kumaş – Sevgilinin yüzü |
43 | DİBACE | : | 1. Kitabın başlangıç kısmı, önsöz. 2. Kitapların süslü sayfalan. |
44 | DİCLE | : | Yakındoğu’nun Türkiye’den doğan ve Mezopotamya’dan Basra Körfezine dökülen nehirlerden biri. |
45 | DİDAR | : | Güzel yüz. Görme. |
46 | DİDE | : | Göz, göz bebeği |
47 | DİDEM | : | Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim |
48 | DİKİLEREK | : | oluşturulan ağaçlık, çam ve başka ağaçların gövdeleri |
49 | DİLA | : | Ey gönlümü çalan anlamında hitap, Güzel ve hoşgörülü |
50 | DİLAĞSU | : | Nehirdeki en güzel su damlası |
51 | DİLAN | : | Gönüllerce olan, yürekler dolusu. |
52 | DİLARA | : | Gönül alan, gönül okşayan. |
53 | DİLAVİZ | : | Gönlün takıldığı, gönüle takılan. |
54 | DİLAY | : | Gönle ışık saçan, ay kadar güzel |
55 | DİLBAZ | : | 1. Gönül eğlendiren. 2. Güzel söz söyleyen. 3. Yüze hoş görünen. |
56 | DİLBER | : | Gönlü yakan güzel. Alımlı güzel kadın. |
57 | DİLBERAN | : | Dilberler, güzeller |
58 | DİLBERAY | : | Ay gibi güzel kadın |
59 | DİLBESTE | : | Gönül bağlamış, aşık. |
60 | DİLDAR | : | Gönlü baskı altında tutan sevgili |
61 | DİLDE | : | Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse |
62 | DİLDEREN | : | Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen. |
63 | DİLEFRUZ | : | Gönül aydınlatan. |
64 | DİLEGE | : | güzel konuşan kimse |
65 | DİLEK | : | 1. Dilenen şey, arzu, istek. 2. İsteme, arzu etme, dileme. |
66 | DİLEM | : | Gönül ilacı |
67 | DİLER | : | Dilemek eyleminden |
68 | DİLFERAH | : | Gönlü ferah, sevinçli. |
69 | DİLFEZA | : | Gönlü genişleten, gönlü artıran. |
70 | DİLFÜRUZ | : | Gönüle ferahlık veren, sevindiren. |
71 | DİLGE | : | Güzel konuşan kimse. |
72 | DİLHAN | : | İçten ve yürekten konuşan |
73 | DİLKESTE | : | Gönül çekici. |
74 | DİLMAÇ | : | Çeviri yapan kimse |
75 | DİLNİŞİN | : | Gönülde yer tutan, hoş, güzel |
76 | DİLNUR | : | Gönlü nurlu. |
77 | DİLRAH | : | Gönül yolu. |
78 | DİLRUBA | : | Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan |
79 | DİLRÜBA | : | Gönlü şen, dertsiz |
80 | DİLSEREN | : | Hatiplik yeteneğini gözler önüne seren. |
81 | DİLSU | : | Dil+Su |
82 | DİLSUZ | : | Gönül yakan, yürek yakıcı. |
83 | DİLŞAD | : | Gönlü hoş |
84 | DİLŞAH | : | Gönül şahı, sevgili, sultan. |
85 | DİLŞÜKUFE | : | Gönül çiçeği. |
86 | DİNÇEL | : | Güçlü el. |
87 | DİNİZ | : | Sakin, dingin. |
88 | DİRAHŞAN | : | Parlak, parlayan. |
89 | DİRAYET | : | Zeka, bilgi, kavrayış. |
90 | DİREN | : | Harmanda sapları yaymaya yarayan uzun çatallı ağaçtan yapılmış araç |
91 | DİRİL | : | dirilmekten buyruk; el dokuması bez |
92 | DİRSEHAN | : | Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı. |
93 | DİRSEKAN | : | Dede Korkut hikayelerinde, çocuğu olmadığı için hor görülen sonra da Boğaç Han adında yiğit bir oğula sahip olan kahramanın adı. |
94 | DİYAR | : | Memleket, Ülke |
95 | DOĞA | : | Tabiat karşılığı olarak kuraldışı uydurulmuş kelime. |
96 | DOĞANBİKE | : | Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş. |
97 | DOĞANNUR | : | Nurun doğması. |
98 | DOĞU | : | 1. Doğma bölgesi. 2. Güneşin doğduğu yön, şark. |
99 | DOLUNAY | : | Tam yuvarlak halde görünen ay, bedir, bedr-i tam |
100 | DORA | : | Doruk, zirve |
101 | DOYUM | : | Ganimet almış. |
102 | DÖNDÜ | : | 1. Henüz evlenmemiş kız. 2. Örfte devamlı erkek çocuğu olan ailenin son doğan çocuğu kız olursa döndü adını koyarlardı. |
103 | DÖNE | : | Karşı ziyarette bulunma. |
104 | DUCİHAN | : | İki cihan, dünya ve ahiret. |
105 | DUDU | : | 1. Hanım, küçük kardeş. 2. Papağan, tuti. Bir papağan cinsi. 3. Abla, yaşlı ermeni kadın. |
106 | DUHA | : | 1. Kuşluk vakti. 2. Kur’anı Kerim’de 93. surenin ismi. Kız ve erkek adı olarak kullanılır. |
107 | DUHTER | : | Kerime, kız. |
108 | DURALİ | : | Kız çocuğu olmayan ailelerin en son doğan erkek çocuklarına verdikleri isim. |
109 | DURANAY | : | Ayın en uzun süre gökyüzünde kaldığı zaman. |
110 | DURDU | : | (bkz. Dursaliha). |
111 | DURKADIN | : | (bkz. Dursaliha). |
112 | DURSALİHA | : | Erkek çocuğu olmayan ailelerin en son doğan kız çocuklarına verdikleri ad. |
113 | DURU | : | Saf, berrak. |
114 | DURUGÜL | : | Temiz, saf gül. |
115 | DURUHAN | : | Özü temiz yiğit. |
116 | DURUSOY | : | Temiz olarak tanınmış kimse. |
117 | DUYGU | : | 1. His. 2. Duyulan, işitilen, hissedilen şey. |
118 | DUYGUN | : | Duygulu, hassas, hisli kişi. |
119 | DUYGUNİSA | : | Duygulu, hassas kadın. |
120 | DUYSAL | : | Duymakla, hissetmekle ilgili olan. |
121 | DÜDEN | : | 1. Yer altında akan suların kireçli tabakaları eriterek meydana getirdikleri tabii kuyu. 2. Bataklık, girdap. |
122 | DÜLFİN | : | Arap astronomları tarafından Delphinus yıldız kümesine verilen isim. |
123 | DÜNYA | : | İçinde yaşadığımız gezegen |
124 | DÜRDANE | : | İnci tanesi |
125 | DÜREFŞAN | : | 1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyen ağız. |
126 | DÜRİYYE | : | 1. İnci gibi parlayan, parlak. 2. Parıltılı yıldız. |
127 | DÜRNUR | : | İnci ışığı. |
128 | DÜRRE | : | İnci tanesi. |
129 | DÜRRİYE | : | İnci gibi parlayan |
130 | DÜRVEŞ | : | İnci gibi. |
131 | DÜŞ | : | Hayal, rüya, güzel rüya. |
132 | DÜŞÜM | : | Hayalimdeki, düşlediğim, istediğim anlamında. |
133 | DÜZEY | : | Seviye karşılığı olarak uydurulmuş olmayan. |
134 | DÜZGÜN | : | 1. Girintisi, çıkıntısı, pürüzü olmayan. 2. Düzeltilmiş, tesviye edilmiş. 3. İyi düzen verilmiş. 4. İntizamlı, nizamlı. 5. Yolunda, rayında. 6. Kadınların yüzlerine sürdükleri beyaz veya kırmızı boya. |